22 Mayıs 2011 Pazar

Atatürk'ün Çocuk Sevgisi

      Atatürk'ün çocuk sevgisi herkes tarafından bilinmektedir. Atatürk'ün manevi çocuklarıyla ilişkisi,o yıllarda yaşayan   kişilerin anı kitaplarında yer almaktadır.Atatürk her fırsatta ''Bugünün küçükleri yarının büyükleri'' diyerek çocukların toplumların gelişimi için ne  denli önemli olduğunu belirtmiştir.

       Geleceğin çocukların elinde olduğunu düşünen Atatürk,1924'te ilk Meclis'in   açılış tarihi olan '23 Nisan' gününün çocuk bayramı olarak kutlanmasına karar   vermiş ve daha sonra bu bayramı çocuklara armağan etmiştir.
Cumhurbaşkanı Gazi Mustafa Kemal, Sakarya   Motoru'nda küçük Ülkü ile Boğaz gezisinde
(1934)


Cumhurbaşkanı Atatürk, Ege Vapuru'nda, küçük  Ülkü ile
(Şubat 1935)


Cumhurbaşkanı Atatürk, küçük Ülkü'ye okumayı öğretirken
(3 Mayıs 1935)


Cumhurbaşkanı Atatürk, Florya'da küçük Ülkü ile    
(21 Haziran 1936)


TBMM Başkanı Gazi Mustafa Kemal, Bilecik
Osmaneli İstasyonu'nda bir öğrencinin okuduğu şiiri dinlerken
(20 Ocak 1923)


Atatürk Pendik istasyonunda kendini karşılayan   çocuklarla birlikte. Arka sırada Atatürk'ün geleceğini duyup karşılamaya gelen Pendik'te kamp yapan Darüşşafakalı öğrenciler.
(6 Ağustos 1929)

Peynirli Ayıcıklar :)

Çocuklarınız bazı besinleri yemiyorsa bunları eğlenceli hale getirip yedirmeyi deneyebilirsiniz...

Peynirli ayıcıklar malzemeleri
2 küçük yuvarlak sandviç ekmek
4 çorba kaşığı labne peynir
2 çorba kaşığı krem peynir
3 çorba kaşığı siyah zeytin ezmesi
2 dilim domates
4 dilim yeşil zeytin
1 çorba kaşığı kıyılmış maydanoz

Peynirli ayıcıklar hazırlanışı
Büyük ve küçük sandviçleri enine ortadan ikiye kesin.
Labne ile krem peynirlerini bir kapta karıştırın. Büyük sandviçlerin üzerine sürün. Küçük sandviçlerle kulakları yapın. Zeytin dilimleri ve domates dilimleriyle göz, burun ve ağzını yapıp maydanozla süsleyerek servis yapın
Peynirli ayıcıklar artık hazır, afiyet olsun.

Hazırladığınız yemeklere çocukların hoşlandığı isimler ve şekiller vermek onlara daha cazip gelebilir..

Çiçek Kanepeler :)

Çiçek kanepeler  malzemeleri
1 havuç
1 salatalık
50 gr kaşar peyniri
Maydanoz
1 yemek kaşığı limon suyu

Çiçekli kanepeler hazırlanışı
Havucun kabuğunu soyup halka şeklinde doğrayın. Dilimlerden iki küçük üçgen çıkartarak çiçek yapın.

Salatalığı yıkayıp dilimlere ayırın. Ortadan ikiye kesip çekirdekli kısmını üçgen şeklinde çıkartın. Havuç ve salatalıkları limon suyu ile karıştırın.

Kaşar peynirini küp şeklinde doğrayın. Kürdanlara önce salatalığı sonra havuçları dizin. Kaşar peynirlerinin üzerine kürdanları yerleştirip maydanozla süsleyin. Çiçek kanepeler artık hazır, afiyet olsun.

Zeytin Penguenler :) Çocuklara Kahvaltıyı Sevdirin :)

Çocuklara yemek yedirmek belkide dünyanın en zor işidir. Aslında yemesini istediğiniz besinleri eğlenceli bir hale getirerek onlara yemek yemeyi sevdirebilir ve her istediğinizi yedirebilirsiniz. Nasıl mı? İşte bu penguen zeytinlerle mesala :)  Hem peyniri hemde zeytini sevecekleri bir lezzet bu tarifte...

Malzemeler
•    18 adet iri siyah zeytin
•    200 gr krem peynir
•    1 havuç
•    18 adet küçük siyah zeytin
Yapılışı
1.   İri siyah zeytinlerin çekirdeklerini çıkarın.
2.   Çekirdeklerini çıkarttığınız zeytinlerin göbeğine uzunlamasına bir kesik atın ve içine çay kaşığı yardımı ile krem peynir doldurun.
3.   Havucu ince yuvarlak dilimler haline getirin ve penguenlerin ayaklarını oluşturmak için her yuvarlak diliminden üçgen bir parça kesin.
4.   Bir kürdanı havuç dilimine saplayıp üzerine peynir doldurduğunuz iri zeytinleri geçirin.
5.   Küçük boy zeytinlerin çekirdeklerini çıkarın ve herbirine bıçakla ortadan çizik atın.
6.   Penguenin ağızı için, ayak oluşturmak için kestiğiniz üçgen havuç parçalarını bıçakla kestiğiniz yere yerleştirin.
7.   Hazırladığınız bu küçük zeytinleri de kürdana geçirip servis edin.

http://www.hamaratabla.com/makale/620,zeytin-penguenler.htm

Nevruz- Çocuklar İçin Resimli Roman :)


























Karagöz - Hacivat Söyleşmeleri

Çocuk Sayfası
HACİVAT - (Gelir ve söyler.) Gördün mü başıma geleni! Kararlaştırdığımız saat geldi ama Karagöz'üm meydanda yok! (Sevinçle) Aman, işte geliyor! (Seslenir.) Karagöz'üm çabuk ol!
KARAGÖZ - Bağırıp-durma, ben çabuk olamam!
HACİVAT - Çubuk değil... Gelmeyeceksin diye korktum
KARAGÖZ - Korktunsa git yıkan da gel!
HACİVAT - Öyle değil efendim! Sözlerimi yine yanlış anlayıp benim kafamı karıştırma!
KARAGÖZ - Köftehor, kel kafanı ben ellemem, kendi ellerinle karıştır.
HACİVAT - Yani, aklımı karıştırma demek istiyorum.
KARAGÖZ - Hay hay, karıştırmam Hacı Cavcav!
HACİVAT - Pekalâ, zamanında gelmen için verdiğim kol saatine hiç bakmadın mı?
KARAGÖZ - Baka baka az kalsın gözlerim şaşı olacaktı.
HACİVAT - O halde neden geç kaldın?
KARAGÖZ - Saatten bir şey anlayamadım ki... İçimde kıl gibi bir tel parçası kendi kendine dönüp-duruyor. Nasıl da yorulmuyor anlayamadım?
HACİVAT - Allah iyiliğini versin! Okula gitmezsen işte böyle saatten bir şey anlayamazsın?
KARAGÖZ - Köftehor, iftira etme! Dün okula gittim.
HACİVAT - Yaaa, aferin! Ne yaptın?
KARAGÖZ - Oğlumu kursa yazdırdım.
HACİVAT - Neyse... Kabahat bende ki, saatimi sana verdim. Hemen geri ver!
KARAGÖZ - Veremem!
HACİVAT - Aman Karagöz'üm, yoksa çaldırdın mı?
KARAGÖZ - Pataklarım ha, kim çıldırdı?
HACİVAT - Değil efendim, yani saatimi ne yaptın?
KARAGÖZ - Evdeki saat bozuk da, okula geç kalmasın diye oğluma verdim.
HACİVAT - Öyleyse benim ona hediyem olsun!
KARAGÖZ - Sağolasın Hacı Cavcav ama söyle bakalım beni buraya neden çağırdın?
HACİVAT- Efendim biliyorsun, çocuklar hâlâ bizi çok seviyorlar Karagöz'üm!
KARAGÖZ - Âmin, onu bilmeyen mi var!... Eksik olmasınlar!
HACİVAT - İşte bu sebeple, bir gazeteden teklif aldım.
KARAGÖZ - Nasıl besleyeceksin Hacı Cavcav?
HACİVAT - Yine ne anladın, ne beslemesi canım?
KARAGÖZ - Ne anlaması var mı? "Kirli kafeste keklik aldım." demedin mi?
HACİVAT - Allah iyiliğini versin! Bir arkadaşım, çalıştığı gazetenin çocuk sayfasına
her hafta bizim de girmemizi istedi. Kabul ettim.

KARAGÖZ - Karagöz mü oynatacağız?
HACİVAT - Hah hah hah!... Gazetenin içinde Karagöz oynatılır mı? Sohbet yapacağız...
KARAGÖZ - Akşam yemeği için mi?
HACİVAT - Allah Allah, yine aklın yemeklere gitti.
KARAGÖZ - "Sulu et yapacağız." Dedin ya!..
HACİVAT - Sulu et olur mu? Sohbet... Yani perdede yaptığımız gibi konuşacağız. Söylediklerimizi gazeteye yazacaklar. Çocuklar da okuyup eğlenecek, bizi daha çok sevecekler.
KARAGÖZ - Ne zaman konuşacağız Hacı Cavcav?...

HACİVAT - Canım işte konuşuyoruz ya!
KARAGÖZ - Söylediklerimizi neden kimse yazmıyor?
HACİVAT - Efendim, cebimde küçük bir ses kayıt aleti var. Bu kutu konuştuklarımızı aldı. Ben kaseti hemen matbaaya yetiştireyim de yazıya çevirip çocuk sayfasına koysunlar. Haydi hoşça kal Karagöz'üm! (Gider.)
KARAGÖZ - Güle güle!... (Söylenir.) Aklım ermedi. Seslerimiz kutudan çıkınca havaya karışıp kaybolursa ne olacak?... (Gider.)

Çocuklara Karagöz-Hacivat Söyleşmeleri

Karagöz Nedir?
Karagöz, elbette, dünyaca tanınan ve sevilen Türk gölge tiyatrosunun ismidir.
Ama daha önce, Karagöz, Türk Halk Tiyatrosu'nun bir dalıdır. Diğer ismi Türk Gelenek Tiyatrosu olan ve kökü Orta Asya'ya giden öz tiyatromuzun diğer dalları da ortaoyunu, meddahlık, kukla, köy ve tulûat tiyatrosudur.
Dolayısı ile bu dalların hepsinin ortak özellikleri vardır ve Karagöz de bunun içindedir.
Bu ortak özellikler, gösterilerin güldürücü ve eğlendirici amaçlı olması, seyircilerle bağ kurulması ve önceden bir ezberleme gereğinin bulunmamasıdır.
Yani, Karagöz'ü örnek alırsak, sanatçı oynatacağı oyunu özetle bilir fakat ezberlemez ve isterse seyircilerle de konuşarak konuyu serbest olarak perdede işler. Bu olaya "tulûat" ve günümüzde "doğaçlama" denilmektedir.Karagöz, Türk Halk (Gelenek) Tiyatrosu'nun özüdür ve son temsilcidir.
Karagöz, aynı zamanda bu gösterilerin baş oyuncusunun da ismidir. Arkadaşı ise, bilindiği gibi Hacivat'tır.
Elimizdeki kesin olmayan bilgilere göre, bu gösterinin 700 yıl kadar önce başladığı kabul edilirse de, bu iki arkadaşın gerçekten yaşayıp yaşamadıkları hakkında bir bilgi bulunmamaktadır.
Karagöz gösterilerinde neşe, şiir, müzik, taklit, dans, folklor da vardır ve her gösterinin sonunda bir öğüt verilir.
Karagöz, sadece Ramazan eğlencesi değildir. Her zaman her yerde perde kurulabilir. Karagöz, çocuk eğlencesi de değildir ve bütün insanların içindeki çocuklar içindir.
Çizgi film, sinema ve televizyon yok iken Karagöz vardı ve bu güzel gösteriler Asya'da, Avrupa'da ve Afrika'da yüzlerce yıl, her yaştan herkesi eğlendirdi. Türkiye Cumhuriyeti kurulduktan sonra da birçok ülkede iz bıraktı. Yunanistan'da ise "Karaghiozis" ismi ile devam etmektedir.
Eskiden kahvehanelerin ismi "kıraathane" idi ve buralar birer küçük kültür-sanat merkezi gibi çalışırlardı. Saz şâirleri gelir, kukla sahneleri kurulur, meddahlar hikâyeler anlatır, Karagöz oynardı. Hiçbiri olmazsa, bir kişi kitap okur ve müşteriler onu dinlerdi.
Karagöz sanatçıları çok usta kişilerdi ve çok sevilirlerdi. Gerekirse kukla da oynatabilir, meddahlık yapabilir veya ilgili bir tiyatro gösterisinde görev alabilirlerdi. Ancak hepsinin, geçim sebebi ile asıl bir meslekleri vardı. Ki bu yüzden Camcı İrfan, Şekerci Cemil, Kâtip Salih,... gibi isimlerle tanınırlardı.
Osmanlı İmparatorluğu içinde Karagöz en çok İstanbul'da perde kurar ve yine en çok Ramazan ayında gösteriler olurdu. Sarayda padişah için Karagöz oynatan ise çok usta sanatçı kabul edilir ve ünlü olurdu.
Ramazan'ın elbette ayrı bir yeri vardı. Çadırlarda, çayırlarda, salonlarda, büyük evlerde ve kahvehanelerde ay boyuncu kukla, ortaoyunu, meddah ve Karagöz gösterileri devam ederdi. Bir mahalle kahvehanesi ile anlaşan Karagöz sanatçısı her gece ayrı bir oyun sunmak zorunda idi. Çünkü seyirciler mahallede oturanlardı.
Karagöz sanatçısının yardımcıları olurdu. İşe yeni giren, malzemeleri taşımak görevi ile başlar ve zamanla yükselerek def çalmasını, ustaya yardım etmesini öğrenir ve sonunda törenle "usta Karagöz sanatçısı" olurdu. Yani çıraklık yolu ile bir yandan da bu gösterilerde genç sanatçılar yetiştirdi.
Ancak, geçmişte tiyatro salonlarının, sonra sinemaların ve günümüzde de televizyonların etkisi ile Karagöz gösterileri azaldı ve günümüzde bir elin parmakları kadar yaşlı sanatçı kaldı. Yeteri kadar genç sanatçı da yetişemedi.
Günümüzdeki Karagöz sanatçıları aynı zamanda kukla gösterileri de yapmaktadırlar ve isimleri şunlardır:
Taceddin Diker, İhsan Dizdar, Orhan Kurt, Ünver Oral, Metin Özlen, Mustafa Mutlu.
Karagöz, ne yazık ki sahip çıkılmadığı ve sanatçıları onu kendi imkânları ile yaşatmak zorunda kaldıkları için bu duruma düşmüştür. Yine de onlar yurt içinde ve yurt dışında gösteriler yaparak Karagöz'ü yaşatmak ve tanıtmak için başarı ile çalışmaktadırlar.
Karagöz günümüzde çok seviliyor.
Ayrıca unutulmamalı ki, perdesinin önüne oturarak Karagöz seyretmek en güzeli ve en doğrusudur. Televizyonda onu seyretmek canlı olarak seyretmenin yerini tutamaz!
Üstelik, Karagöz gösterileri de günümüzde devamlı bir yenilenme içine gelmiştir ve bu devam etmektedir. Ancak yeniliklerde onun temelinin bozulmaması gerekir.

http://www.kulturcocuk.gov.tr/htmlyukle.aspx?page=data/kultur/karagoz/karagoz_nedir.htm

Oyuncak Fırıldak

FIRILDAK

Malzemeler
  • Resim kağıdı
  • 25-30 cm'lik bayrak çıtası
  • 2 adet yuvarlak boncuk
  • Çekiç
  • Makas
  • Cam çivisi
  • Pastel boya, sulu boya, gazlı kalemler

YAPILIŞI
Resim kağıdı, kare şeklinde katlanarak, fazlası kesilir. Elde edilen karenin diğer iki köşesi de üst üste konularak katlanır. Köşelerden oluşan dört çizginin üzerinden orta noktaya doğru makasla kesilir. Kağıt, istenilen şekillerde boyanır, desenler çizilir. Ardından bayrak çıtası da istenilen şekilde boyanır. Boyama bittikten sonra kağıt, köşelerinden ortaya doğru katlanır. Çiviye, önce boncuk takılır. Ardından boyamış olduğumuz kağıdın dört köşesinde teker teker çivinin ucu batırılır ve kağıdın ortasından geçirilir. Pervane biçimi elde edildikten sonra çivini ucuna bir boncuk daha takılır. Küçük bir çekiçle pervanenin iğnesi sopaya tutturulur. Boncuklar, pervanenin dönmesini kolaylaştırır.

Eğitimsel Değeri
Boyama ve kesme faaliyetleri nedeniyle çocuğun küçük kaslarının etkili bir biçimde kullanılması sağlanır.
Çocuk, bu oyuncakla oynarken koşması, hareket etmesi gerektiğinden büyük kas gelişimine yardımcı olur.
Çocuk, rüzgar enerjisi hakkında bilgi sahibi olur.

Haydi Oyuncak Yapalım :)

KUKLA BALON 
     Malzemeler
  • Orta büyüklükte bir adet balon
  • 2 su bardağı un
  • Küçük boy hunu
  • Gazlı kalem
  • Yün, renkli ip
  • Yapıştırıcı

YAPILIŞI
Önce bir yetişkin tarafından balon şişirilir ve yumuşatılır. Havası alındıktan sonra huni yardımıyla içine un doldurulur. Balon dolduğunda ağzı bağlanır. Böylece balon, oyun hamuru kıvamına gelmiş olur. Balon elle yoğurularak değişik yüz biçimleri oluşturulur. Ardından gazlı kalemle ağız, burun ve gözler çizilir. Yün parçalarından saçlar yapılır.

Eğitimsel Değeri:
Boyama ve kesme faaliyetleri nedeniyle çocuğun küçük kaslarının etkili bir biçimde kullanılması sağlanır.
Kesme, yapıştırma, bağlama etkinlikler çocuğun el-göz kordinasyonun gelişmesini sağlar.
http://www.kulturcocuk.gov.tr/oyuncakyapalim.aspx

21 Mayıs 2011 Cumartesi

Parmak Oyunları

EVİMİZİ GEZELİM
Bu bizim evimiz.                  (İşaret ve başparmaklar birleştirilir.)
Burası misafir odamız.         ( Başparmak sallanır. )
Burası oturma odamız.           ( İşaret parmak )
Burası mutfağımız.                ( Orta parmak )
Burası banyomuz.                  ( Yüzük parmak )
Burası da bizim odamız.        (Serçe parmak )
Odamızda oynarız,                 ( İki el birbirinin etrafında döndürülür. )
Ders çalışırız,                         ( Sağ el ile sol el içine yazı yazma hareketi yapılır. )
Uyuruz.                                  ( Uyuma hareketi yapılır.)

MİNİ MİNİ ÖRÜMCEK
Mini mini örümcek bir gün duvara tırmandı (Sağ elin işaret ve orta parmağı sol el üzerinde yürütülür)
Yağmur yağdı onu ıslattı  (Kollar yukarı doğru kaldırılır, parmaklar aşağı doğru hareket ettirilir)
Güneş açtı her taraf kurudu. (Kollar baş üstüne daire olacak şekilde birleştirilir)
Anne örümcek bir gün duvara tırmandı  (Aynı hareketler tekrar edilir)
Yağmur yağdı, onu ıslattı
Güneş açtı her taraf kurudu.
Baba örümcek bir gün duvara tırmandı.
Yağmur yağdı onu ıslattı.
Güneş açtı her taraf kurudu.

İdeal Anaokulunun Özellikleri

İDEAL BİR ANAOKULU DÜŞÜNÜN!

OKUL ÖNCESİ EĞİTİM KURUMLARININ ÖZELLİKLERİ
“Erken çocukluk dönemi” çocuğun gelişiminde, kişiliğinin oturmasında, sağlıklı bir birey olarak yetişmesinde temel yapı taşlarının atıldığı kritik bir dönemdir. Çocuk yedi yaşında okula başladığında gelişiminin büyük bir kısmı tamamlamış oluyor ve eğitim için çok geç. Bu nedenle okul öncesi eğitim kurumlarının sayısı ve eğitim kalitesi arttırılmalı.”

Eğitim, doğumla başlayıp hayat boyu devam eden bir süreçtir. Hayat boyu sürecek öğrenmenin temelleri ise ilk altı yaşta yani erken çocukluk döneminde atılır. Bu dönemde çocuklara iyi eğitim verilmesi ve olumlu çevre şartları sunulması çocuğun fiziksel, zihinsel, duygusal, sosyal gelişimini desteklemede çok önemli rol oynar.

Erken çocukluk eğitimi ilk olarak aile de başlar. Aileden sonra, okul öncesi eğitim kurumları çocuğu toplumsal yaşama hazırlamada aileyi desteklemektedir. Okul öncesi eğitim kurumları; çalışan anne babaya destek olup çocuk bakıcılığı görevinin üstlendiği bir yer değil; “çocukların fiziksel, sosyal, duygusal ve bilimsel gelişimlerini en sağlıklı şekilde geçirmesini, onları gelecek eğitim basamaklarına hazırlamayı, kendini ifade eden, yaratıcı yönlerini ve becerilerini ortaya koyan sosyal bir birey olarak yetişmesini ve aileyi okul öncesi eğitimi konusunda bilgilendirmeyi” amaçlayan eğitim kurumlarıdır.

UNICEF, okulöncesi eğitim kurumlarını “yaşama en iyi başlangıç” yeri olarak görüyor ve çocuklar için yaşamsal önemde olan bu dönemeçte, onlara eşit haklar verilmesi gerektiğini savunuyor.

Kısacası, çocuğun okula başladığında gelişiminin büyük bir kısmı tamamlanmış, zihinsel-dil yetenekleri, davranışları, duygusal ve fiziksel özellikleri şekillenmiş oluyor. Örgün eğitim yaşının çocuğun öğrenme ihtiyaçlarına eğilmek için geç olması, okulöncesi eğitimin yaygınlaşmasının gerekliliğini bir kez daha ortaya koyuyor (Bekman, 1999). Anne Çocuk Eğitim Vakfı (AÇEV) “ 7 çok geç” ve UNICEF işbirliğiyle “ 5 Yaşında Anaokulana” kampanyasını başlatarak toplumu bu konuda bilinçlendirmiştir. AÇEV okulöncesi eğitim kurumlarının çocuğun gelişimdeki önemini yaptığı araştırmayla da kanıtlamaktadır.

Okul öncesi eğitim kurumlarının önemi tartışılmaz. Peki, bu kurumların fiziki şartları nasıl olmalı bu konudan bahsetmek istiyorum.

OKULUN FİZİKİ ÖZELLİKLERİ

Bina:
  • Okul, şehir trafiğinden, sesten uzakta ve yeşiller içinde olmalı.
  • İdeal olan okulun tek katlı olmasıdır. Eğer iki katlıysa güvenlik açısından merdienler geniş ve parmaklıklı olmalı.
  • Okulda acil durumlar için mutlaka ilk yardım odası ve ilk yardım materyalleri olmalı.
  • Okulun öğrenci sayısına yetecek kadar büyüklükte bir tiyatro salonu olmalı ve çocuklar yıl içinde sık sık drama oyunlarını burda oynayarak toplum içinde konuşma özgüvenini geliştirmeli.
  • Girişte her öğrencinin kendi dolabı olmalı ve üzeri etiketlenmeli; çocuğun resmi, hayvan kahramanları veya yazı ile.
Bahçe:
  • Okulun mutlaka büyük bir bahçesi olmalı ve bahçede çocukların ilgisini çekecek, büyük kas gelişimini destekleyecek araç gereçler olmalı: Tırmanma Standı, Bisikletler, arabalar, plastik ya da tahtadan küçük bir ev, kum havuzu, kaydırak, salıncak, tahterevalli.
  • Ayrıca bahçenin bir köşesi fen ve doğa köşesi gibi kullanılabilir ve oraya çiçekler ve sebzeler ekilerek çocukların sulamalarına izin verilerek sorumluluk almaları sağlanabilir.
  • Bahçede mümkünse evcil hayvanların beslenmesi de çocuklarda hayvan sevgisinin gelişmesine yardımcı olacaktır.
  • Kış için kapalı bahçe ya da büyük bir oyun odası (spor salonu) ve hareket etmelerini( atlamak, zıplamak, koşmak vb) destekleyecek araç gereçler bulunmalı.
Sınıf:
  • Hijyen ve temizliğe dikkat edilmeli.
  • Mobilyalar çocukların boyunda olmalı ve mobilyaların sivri kısmları kaplanmalı.
  • Köşeler vge oyuncaklar çocukların özgürce hareket etmelerini destekleyecek şekilde düzenlenmeli.
  • Oyuncak ve eğitim materyalleri çocukların görebilecekleri şekilde yerleştirilmeli ve dolaplar, çekmeceler, kutular etiketlenmeli (Bir oyuncak örneği ile oyuncağın ismini yazarak).
  • Çocukların yaş grubuna göre tehlikeli oyuncak ve materyaller sınıfta tutulmamalı ( Çocukların yutabilecekleri oyuncak parçaları, kesici aletler, kimyasal maddeler).
Yemek Odası:
  • Yemek odası güneş ışığı almalı, geniş ve temiz olmalı.
  • Plastik tabak, bardak, çatal, kaşık tercih edilmeli.
  • Çocukların kendi yemeklerini almalarına, yedikten sonra masayı toplamalarına izin verilmeli. Bu nedenle kırılgan olmayan plastik mutfak araç ve gereçleri tercih edilmeli.

    Okulun fiziki şartları kadar önemli diğer bir konu ise eğitim programıdır. İyi bir eğitim programı hangi özellikleri taşımalı bunları açıklamak istiyorum.
EĞİTİM PROGRAMI

Eğitim Modelleri:
  • Okul öncesi eğitim kurumlarında uygulanan çeşitli eğitim modelleri var(Highscope, Montessori, Creative Curriculum… vb.). Bu eğitim modelleri farklı kültürlerden geldikleri için bizim kültürümüzde uygulandığında problemler ortaya çıkabiliyor. Ayrıca her eğitim modellerinin artıları ve eksileri var. Bu nedenle tek bir eğitim modeli yerine her eğitim modelinin kültürümüzle ve eğitim felsefemizle uyumlu yönlerini alarak kendi kültürümüze uygun bir eğitim programı geliştirmek daha faydalı olacaktır.
Bireysel Farklılıklar:
  • Eğitim programı çocukların bireysel farklılıklarına cevap verecek şekilde düzenlenmeli. Bazı çocuklar görerek, bazıları dokunarak, bazıları ise duyarak öğrenir. Örneğin konu meyveler ise meyve çeşitleri sınıfa getirilmeli, her çocuğun dokunması, tatması, görmesi ve özelliklerini anlatarak duyması sağlanmalı. Böylece bütün çocukların bireysel faklılıklarını cevap verecek şekilde konu öğretilir ve her çocuk konuyu öğrenebilir.
  • Ölçme değerlendirme de bireysel yapılmalı. Bir çocuğun gelişimini başka bir çocuğun gelişimiyle karşılaştırmak doğru olmaz. Her çocuk için bir klasör tutulmalı ve oraya çocuğun yıl içinde yaptığı faaliyetler, gözlem formları konmalı. Çocuğun gelişimi yaptığı bu faaliyetlerle ve gözlem formlarına bakılarak kendi gelişimi, ilerlemesine göre değerlendirilmelidir.
  • Yapılan bu değerlendirmelere göre program değiştirilmeli ve geliştirilmelidir.
Grup Dinamiği:  Program yaş grubuna göre çocukların gelişimsel özelliklerini, gelişim düzeylerini, ilgi ve ihtiyaçlarını tahmin ederek düzenlenir. Yaş grubuna göre çocukların genel gelişim özellikleri aynı olsada her çocuk farklıdır ve her farklı çocuktan oluşacak bir sınıf, bir grup da farklı olacaktır. Bu nedenle programın genel hatları düzenlendikten sonra ayrıntıları okul açıldıktan sonra grup gözlemlerine dayanarak belirlenmelidir.
Kültürel Farklılıklar:  Özellikle International okullarda farklı kültürlerden gelen çocukların program dışında kalmaması için onların kültürel özellikleri de dikkate alınarak eğitim programlarında gerekli değişikler yapılmalı.
Ölçme, Değerlendirme ve Gelişme:  Planla-Uygula-Değerlendir… Tekrar Planla-Uygula- Değerlendir… Burda bir süreklilik mevcuttur. Programı uyguladıktan sonra iş bitmiyor. Sürekli bireysel ve grup gözlemleri, öğretmenin notları incelenerek, çocukların gelişimlerine bakılarak program değerlendirilir. Programın eksik yönleri geliştirilmelidir. Çocuklar büyüdükçe, sınıfa yeni çocuk geldikçe grup dinamiği değişeceğinden programın etkili olabilmesi için programda değişiklikler yapılması gerekebilir.
Bu eğitim programıyla çocukta kazandırılmak istenen hedef davranışlar nelerdir bu konuda bilgi vermek istiyorum.
OKUL ÖNCESİ EĞİTİMİN HEDEFLERİ

Erken çocukluk yılları gelecekteki akadamik başarının temellerinin atıldığı dönemdir. Okul öncesi dönemde bilgiyi(sayıları, renkleri, harfleri) öğretmek değil, bilgiyi öğrenebilmesi için gerekli becerileri kazandırmaktır. Bu becerileri kazandırmak yerine bilgiyi öğreteyim diye çocuğu sıkmak, çocukluğunu doya doya yaşamasınına engel olmak çok yanlıştır. Bu nedenle öğretmenler, okul yöneticileri çocukları eğlendirerek, mutlu ederek nasıl bu becerileri kazandırabileceklerini eğitim programını hazırlarken düşünmeli ve ona göre programı geliştirmelidir.

Her gelişim alanının yaş gurubuna göre kendi hedefleri ve hedef davranışları vardır. Genel olarak çocukta kazandırılmak istenen bu beceriler ve hedef davranışlar şöyle sıralanabilir;
  • Problem çözme becerisi (problemi tespit etme, çözüm yolları bulma, en iyi çözümü seçme ve uygulama).
  • Yaratıcı düşünme ve bir işi için çeşitli önerilerde bulunabilme.
  • Neden-sonuç ilişkisi kurabilme
  • Organize etme, planlama, hedefe ulaşabilmek için parçalara ayırma(aşamalara) becerisinin gelişimi
  • Mucadele etme ve bir başladığı işi zorluklara rağmen pes etmeden devam edebilme
  • Sabırlı olma ve isteklerini arzularını erteleyebilme.
  • Arkadaş edinme, arkadaş ilişkilerini geliştirme
  • Arkadaşlarına anlayışlı ve hoşgörülü olma
  • Empati kurabilme,
  • Yardımlaşma ve paylaşma duygusununun gelişmesi
  • Kendi dugu ve düşüncelerini ifade edebilme
  • Kendine güvenme ve sınıf karşısında çekinmeden konuşabilme, liderlik özelliğininin gelişmesi,
  • Yeniliklere kolayca adopte olabilme,
  • Kendine ve başarabileceğinine inanma
  • Kendini değerli görme ve öz saygının ve olumlu benlik algısının gelişmesi
  • Hayır demeyi öğrenmesi
  • Kendi kararlarını alabilme
Bu becerileri kazandıracak olan kişi öğretmendir. Peki, bu öğretmenin özellikleri nelerdir bu konuda bilgi vermek istiyorum.

ÖĞRETMENİN ROLÜ VE ÖNEMİ

Okul öncesi dönemde öğretmenin önemi tartışılmaz. Okulun fiziki şartları ne kadar iyi olursa olsun, program ne kadar dikkatli hazırlanmış olursa olsun, çocuklarla bütün gün beraber olan, programı uygulayan öğretmendir. Çocukları gözleyip programı geliştirecek, çocuklara şefkatle yaklaşıp onların ihtiyaçlarını bir anne gibi karşılayacak kişi de yine öğretmendir. Kısacası okulun eğitim kalitesini belirleyen öğretmendir.

İyi bir öğretmen;Kendine güvenmeli ve yeniliklere denemekten korkmaz,
  • Beklenmedik acil durumlarda sorunları hemen çözer,
  • Çocukların dikkatlerini canlı tutarak, çocukları sıkmadan etkinlikler uygular,
  • Çocukların bireysel farklıkıklarına göre programda farklıkıklar yapar.
  • Velilerle sık sık görüşür çocukların evdeki durumu hakkında bilgi alır ve okuldaki gözlemlerini onlarla paylaşır.
  • Çocukşarı gözler ve gözlem notları tutar,
  • Çocukların öz güvenini yükseltmek için özel etkinlik geliştirir.
  • Çocukların mutluluğunu akademik başarıdan ön planda tutar.
  • Gözlem notlarına göre değerlendirme yapar ve programı ona göre değiştirir.
  • Her günün sonunda pergformansını değerlendirir ve buna göre bir sonraki güne hazırlanır.
  • Eğitim materyalleri düzenler ve gerekli materyallerin alınması için yönetime bilgi verir.
  • Çocuklarla konuşur ve her zaman çocukların fikirlerini alarak işe çocukları da katar.
  • Çocukların karşılaştığı problemleri kendi başlarına çözmelerine yardımcı olur.
Çocuklarımızın fiziki şartlara iyi olan bir okulda, profesyonelce hazırlanmış bir programla, iyi bir öğretmen eşliğinde okul öncesi eğitim alması dileğiyle...

http://www.tavsiyeediyorum.com/makale_1623.htm

Çocuklarda Ağız ve Diş Sağlığı

Sindirim sistemi yaşamsal öneme sahip ve sağlığımız açısından birincil önemdedir. Ağız ve dişlerimiz bu sistemin ilk parçasını oluşturup bebeklik döneminden başlayarak bakımına önem verilmesi gerekmektedir. Bu konuda anne-babaların son derece duyarlı olmaları gerekmektedir. Çocuklarda diş sağlığının önemi, diş tedavisinin amacı, ağız ve diş sağlığının kazandırılması için dikkat edilmesi gerekenler ve bu konu hakkında daha fazla bilgi için aşağıdaki adresten faydalanabilirsiniz:

20 Mayıs 2011 Cuma

Gündüz Gece Şarkısı

Gece-gündüz kavramına yönelik çocuklarımız için güzel bir şarkı

Beş Duyu

Okul öncesi öğrencilerimize beş duyumuzu öğretecek güzel bir şarkı...


Küçük Kurbağa

Yağ Satarım Bal Satarım

Nasıl Oynanır:
Yağ satarım oyununda önce bir ebe belirlenir. Oyuncular yüzleri birbirine dönük halka oluşturacak biçimde yere otururlar. Ebe bir mendilin ucunu düğümleyerek eline alır. Bunu arkasında saklayarak halkanın çevresinde dolaşmaya başlar. Bu sırada da oyuna adını veren şarkıyı söyler:
Yağ satarım, bal satarım,Ustam öldü, ben satarım.Ustamın kürkü sarıdır. Satsam 15 liradır Zam-bak Zum-bak Dön arkana iyi bak. Dolaşırken mendili belli etmeden oyunculardan birinin arkasına yere koyar. Arkasına mendil bırakılan oyuncu, bunun farkına vardığı anda mendili alarak ebeyi kovalamaya başlar. Ebe, yakalanmadan onun yerine oturursa, mendili alan çocuk ebe olur; yakalanırsa, oyun aynı ebeyle devam eder.

14 Mayıs 2011 Cumartesi

Bilmeceler

Çocuklarımız için birbirinden güzel bilmeleceler için aşağıdaki adresten faydalanabilirsiniz...
http://www.anaokulum.org/Bilmeceler.aspx

Tekerlemeler

OYUN
Ooooo
İğne battı
Canımı yaktı
Tombul kuş arabaya koş
Arabanın tekeri
İstanbul'un şekeri
Hop hop altın top
Bundan başka oyun yok.

Çocuklarımız ve öğrencilerimiz için birbirinden güzel ve çeşitli tekerlemeler için bu siteden faydalanabilirsiniz: http://binlercefaliyet.tr.gg/ANASINIFI-TEKERLEMELER.htm

Masal: Boncuk Aşı Oluyor

Tan ve Elvan hayvanları çok severdi. Özellikle bir köpekleri olmasını çok isterlerdi. Babaları bir gün onlara sevimli bir köpek getirdi. Çocuklar kapıyı açınca gözlerine inanamadılar. Sevinçten ne yapacaklarını şaşırmışlardı... Masalın devamı için:  http://binlercefaliyet.tr.gg/BONCUK-A%26%23350%3BI-OLUYOR.htm

Boyama Çalışmaları






http://binlercefaliyet.tr.gg/ANASINIFI-BOYAMA-RESIMLERI.htm

Eğitici Materyaller