22 Mayıs 2011 Pazar

Karagöz - Hacivat Söyleşmeleri

Çocuk Sayfası
HACİVAT - (Gelir ve söyler.) Gördün mü başıma geleni! Kararlaştırdığımız saat geldi ama Karagöz'üm meydanda yok! (Sevinçle) Aman, işte geliyor! (Seslenir.) Karagöz'üm çabuk ol!
KARAGÖZ - Bağırıp-durma, ben çabuk olamam!
HACİVAT - Çubuk değil... Gelmeyeceksin diye korktum
KARAGÖZ - Korktunsa git yıkan da gel!
HACİVAT - Öyle değil efendim! Sözlerimi yine yanlış anlayıp benim kafamı karıştırma!
KARAGÖZ - Köftehor, kel kafanı ben ellemem, kendi ellerinle karıştır.
HACİVAT - Yani, aklımı karıştırma demek istiyorum.
KARAGÖZ - Hay hay, karıştırmam Hacı Cavcav!
HACİVAT - Pekalâ, zamanında gelmen için verdiğim kol saatine hiç bakmadın mı?
KARAGÖZ - Baka baka az kalsın gözlerim şaşı olacaktı.
HACİVAT - O halde neden geç kaldın?
KARAGÖZ - Saatten bir şey anlayamadım ki... İçimde kıl gibi bir tel parçası kendi kendine dönüp-duruyor. Nasıl da yorulmuyor anlayamadım?
HACİVAT - Allah iyiliğini versin! Okula gitmezsen işte böyle saatten bir şey anlayamazsın?
KARAGÖZ - Köftehor, iftira etme! Dün okula gittim.
HACİVAT - Yaaa, aferin! Ne yaptın?
KARAGÖZ - Oğlumu kursa yazdırdım.
HACİVAT - Neyse... Kabahat bende ki, saatimi sana verdim. Hemen geri ver!
KARAGÖZ - Veremem!
HACİVAT - Aman Karagöz'üm, yoksa çaldırdın mı?
KARAGÖZ - Pataklarım ha, kim çıldırdı?
HACİVAT - Değil efendim, yani saatimi ne yaptın?
KARAGÖZ - Evdeki saat bozuk da, okula geç kalmasın diye oğluma verdim.
HACİVAT - Öyleyse benim ona hediyem olsun!
KARAGÖZ - Sağolasın Hacı Cavcav ama söyle bakalım beni buraya neden çağırdın?
HACİVAT- Efendim biliyorsun, çocuklar hâlâ bizi çok seviyorlar Karagöz'üm!
KARAGÖZ - Âmin, onu bilmeyen mi var!... Eksik olmasınlar!
HACİVAT - İşte bu sebeple, bir gazeteden teklif aldım.
KARAGÖZ - Nasıl besleyeceksin Hacı Cavcav?
HACİVAT - Yine ne anladın, ne beslemesi canım?
KARAGÖZ - Ne anlaması var mı? "Kirli kafeste keklik aldım." demedin mi?
HACİVAT - Allah iyiliğini versin! Bir arkadaşım, çalıştığı gazetenin çocuk sayfasına
her hafta bizim de girmemizi istedi. Kabul ettim.

KARAGÖZ - Karagöz mü oynatacağız?
HACİVAT - Hah hah hah!... Gazetenin içinde Karagöz oynatılır mı? Sohbet yapacağız...
KARAGÖZ - Akşam yemeği için mi?
HACİVAT - Allah Allah, yine aklın yemeklere gitti.
KARAGÖZ - "Sulu et yapacağız." Dedin ya!..
HACİVAT - Sulu et olur mu? Sohbet... Yani perdede yaptığımız gibi konuşacağız. Söylediklerimizi gazeteye yazacaklar. Çocuklar da okuyup eğlenecek, bizi daha çok sevecekler.
KARAGÖZ - Ne zaman konuşacağız Hacı Cavcav?...

HACİVAT - Canım işte konuşuyoruz ya!
KARAGÖZ - Söylediklerimizi neden kimse yazmıyor?
HACİVAT - Efendim, cebimde küçük bir ses kayıt aleti var. Bu kutu konuştuklarımızı aldı. Ben kaseti hemen matbaaya yetiştireyim de yazıya çevirip çocuk sayfasına koysunlar. Haydi hoşça kal Karagöz'üm! (Gider.)
KARAGÖZ - Güle güle!... (Söylenir.) Aklım ermedi. Seslerimiz kutudan çıkınca havaya karışıp kaybolursa ne olacak?... (Gider.)